Bu şabat okuyacağımız Şofetim (שפטים) peraşası devlet yönetimi ile igili bazı emirleri içerir.
Bu emirlere göre, hakimler, polisler, yüksek mahkeme, kral ve de Navi vazifeleri vardır. Peraşamız aynı zamanda mahkemede şahitlik ile igili bazı kuralları da belirtir.
Ad. Tanrı’nın sana ve kabilelere verdiği bütün kapılarda hakimler ve polis memurları tayin et kendine, ve milleti doğruluk adaleti ile mahkeme etsinler. Mahkemeyi eğriltme, yüzleri tanıma, rüşvet alma. Çünkü, rüşvet bilginlerin gözlerini körleştirir, sadıkların sözlerini çarpıtır. Ad. Tanrı’nın sana verdiği topraklara sahip olabilmek için doğruluk ve adaletin peşinde ol. (Devarim 16, 18-20)
Bu pasuklara göre vaadedilen topraklarda hükmedebilemek için hakim ve polislerin doğru ve adaletli olmaları gerekir.
O dönemde bulunan, Kohenlere, Levilere ve hakime gelip talep edeceksin, ve sane adaletin sözünü söyliyecekler. Ad.’ın seçtiği yerden sana söyliyecekleri sözlere göre yapacaksın. Sana emredecekleri sözlere göre, ve sana söylicekleri mahkme kararına göre yapacaksın. Sana söyliyecekleri sözlerin ne sağına ne soluna sapmıyacaksın. (Devarim 17, 9-11)
Bu pasuklar, “Ad.’ın seçtiği yerde” yani Bet-Amikdaşın yanında oturan yüksek hakimler kurulundan bahsetmektedir. Zor konularda, yerel hakimler karara varamazlarsa “Sanedrin” olarak da bilinen ve Bet-Amikdaş’ın yanında oturan yüksek kurula başvurulacaktır.
Hem yerel hem de yüksek mahkeme Tora’da yazılı kanun ve emirlere göre karar vereceklerdir.
Topraklara tamamen yerleşip, “etrafımızdaki milletler gibi başımıza bir kral getirelim dersen”:
Ad.’ın seçeceği kişiyi kendine kral olarak koyacaksın. Kardeşlerin arasından kral koyacaksın. Kardeşin olmıyan bir yabancıyı kendine kral koyamazsın. (Devarim 17, 15)
Kral tayini, halkın isteğine brakılmıştır. Buna rağmen, kesin atama Tanrı’nın seçimine göre olacaktır. Seçilecek kral için de bazı emirler vardır. Mısır topraklarına dönme tehlikesi olmasın diye çok at sahibi olmamalıdır. Kalbini saptırmamaları için fazla kadınlar ile evlenmemelidir. Altın ve gümüş servetini çoğaltmamalıdır. Kendine bu Tora kitabını yazıp, Tanrı’dan korkusunu güçlendirmek ve onda yazılı kanunlara göre davranmak için onu hayatı boyunca öğrenmelidir. Bütün bunları, kendini kardeşlerinden, yani halktan, üstün görmemek için yapmalıdır. Ancak bu sayede krallığı nesilden nesile devam edebilir.
Polis, hakimler ve kralın yanında, milletin yönetiminde vazifesi olan bir kişilik de Navi’dir. (Türkçe’de “peygamber” olarak bilinmesine rağmen biz İbranice kelimesini kullanacağız.)
Senin gibi olan kardeşlerinin arasından size bir Navi atayacağım. Benim sözlerimi onun ağzına vereceğim, ve o ona emredeceğim herşeyi sizlere söylicek. (Devarim 18, 18)
Moşe’ni dışında, Şemuel, Eliyau, Yermiya, Yeşaya, Yehezkel ve daha birçok Navi, Tanrı’nın uygun gördüğü dönemlerde, Tanrı’nın uyarılarını halka ve bilhassa dönemin liderlerine aktarmışlardır. İkinci Bet-Amikdaş’ın ilk yıllarından sonra bu vazifede olan bir kişilik olmamıştır. Navi’nin kendi aklından uyarılar söylemeye hakkı yoktur. Tora’da yazılı emirlere ters düşen sözler söyliyen, sahte Navi’dir ve onun sözlerine inanılmamalıdır.
Devlet yönetimiyle ilgili son konu mahkemede şahitlik kuralları ile ilgilidir.
Herhangibir yanlışlık, suç, hata ve günah işleyen hakkında tek şahit olmıyacaktır. Olay iki şahit veya üç şahitin sözü ile kaldırılacak. (Devarim 19, 15)
Daha belirgin bir dille, bir suçun varlığının ispatı için en az iki şahide gerek vardır. İkiden fazla şahit varsa hepsinin aynı yönde olması gerekmektedir. Buna ek olarak, bile bile yalan şahitlik yapan, yalanı ortaya çıkarsa, yalancılığının sebep olabileceği cezaya çarptırılır.
Özetlemek gerekirse, devlet yönetimi Tora’daki kanunlara göre ve gerçek şahitliğe dayanarak yapılan adil yargıya dayanır. Tora kanunlarının yorumu, Bet-Amikdaş’ın yanında oturan Yüksek Mahkemenin görevidir. Kralın görevi diğer milletlerde olduğu gibidir, ancak kral kendini halktan üstün görmemelidir. Navi olduğu dönemlerde, milletin ve liderlerin, Tanrı’nın uyarılarını işitme imkânları vardı.
Bu devlet kurumlarının günümüzdeki eşdeğerler