Bu şabat okuyacağımız Ekev (עקב) peraşası, hergün iki kez okuduğumuz Şema’nın ikinci bölümünü de içerir.
Şema’nın “İşit İsrael, Ad. Tanrımızdır, Ad. birdir” diye başlıyan birinci bölümünü geçen hafta, Vaethanan, peraşasında okuduk.
Hepimizin de bildiği gibi birinci ve ikinci bölümde birbirine çok benziyen birkaç cümle var.
“Şema İsrael” bölümünde söylediğimiz pasukların tercümesi şöyle:
Sana emrettiğim bu sözler kalbinin üzerinde olsun.
Oğluna öğret, evinizde otururken, yolda giderken, yattığında ve kalktığında onlar hakkında söyle.
Koluna işaret olarak bağla, ve gözlerinin arasında alın bağı olsun.
Onları, evlerinizin kapı çerçevelerine ve şehir kapılarına yaz. (Devarim 6, 6-9)
“Veaya im şamoa” bölümünde söylediğimiz pasukların tercümesi şöyle:
Benim bu sözlerimi kalplerinizin üstüne ve canlarınızın üstüne koyun,
Kolunuza işaret olarak bağlayın, ve gözlerinizin arasında alın bağı olsun.
Onları çocuklarınıza, evinizde otururken, yolda giderken, yattığında ve kalktığında onlar kakkında söylemek için, öğretin.
Onları, evlerinizin kapı çerçevelerine ve şehir kapılarına yaz. (Devarim 11, 18-20)
Bu pasuklardan, Tanrının sözlerine bağlılık, yeni nesle Tora’yı öğretmek, tefillin giymek ve kapılarımıza mezuza takmak emirlerini öğreniriz.
Bu iki bölümün benzerliği çok belirgin. Tora’da luzumsuz tekrarlamaların olmadığı ilkesinden yola çıkarak, birbirine çok benziyen bu iki bölümün tekrarının nedenini anlamaya çalışalım. (Bunun için her iki bölümden önce ve de sonra söylenen pasuklara bakmakta yarar vardır.)
Birinci bölümün bağlamı (ona bağlı konusu) Tanrı’nın varlığına ve tek olmasına inanma gerekliliğidir.
İkinci bölümün bağlamı tamamen değişiktir. “Veaya im şamoa” bölümü, serbest tercüme ile, şöyle başlar. “Tanrı’nın emirlerini işitirsen tabiatın bolluğu sizlerle olur. Emirlerden uzaklaşıp başka tanrılara taparsan, Tanrı’nın hiddeti seni tabiatın zenginliklerinden mahrum bırakır ve sen bu topraklardan kaybolursun.” Yani, konumuz ödül ve cezadır. Cezaları engellemek için, Torayı ögren ve öğret, emirleri sana hatırlatacak olan sembolleri yap ve bu sayede Tora’nın bütün emirlerini hatırla ve unutma. Bu bağlama uygun olarak ikinci bölüm şu kelimelerle tamamlanır.
Ad.’ın atalarınıza vermek için yemin ettiği toprağın üzerinde, göklerin toprağın üzerinde olduğu günler gibi, sizin günlerinizin ve çocuklarınızın günlerinin çok olması için. (Devaşrim 11, 21)
Moşe’nin “Veaya im şamoa” bölümünde söylediklerini özetle şöyle de anlıyabiliriz:
Nasıl ki gökler daima toprağın üstünde ise, milletin bu topraklardaki geleceği de uzun süreli (tercihen ebedi) olacak. Ancak bunun için sizleri millet yapan, Tanrı’nın verdiği emirlere bağlı kalmak gerekiyor. Sizleri millet olarak tutan bu kültürel çerçeveyi muhafaza edemezseniz, Tanrı’nın hiddetini bir yana bıraksak bile, öğrenmeden, çocuklarınıza ögretmeden, semboller sayesinde bir millet olduğunuzu daima hatırlamadan, etrafınızdaki diğer milletlerin arasında kaybolursunuz.