İbrani takvimine göre darlıkların ortasında “ Ben ametsarim” adını taşıyan bir döneme yaklaşmaktayiz. Tamuz ayının son iki haftasıni ve av ayının ilk on gününü kapsayan bu süreç Tişabeav (9 Av) orucunun ertesinde sona erer. Mişna (Taanit 4:6) Yahudi tarihinde yaşanmış bazı trajedileri örnek göstererek bu süreçte yaşananları daha iyi anlamamız için yardımcı olur : on emir levhalarının kırılması, devamlı anlamına gelen “tamid” kurbanlarının iptal edilmesi, Yeruşalayim duvarlarının yıkılması, 2.bet Amikdaş döneminde özellikle Ezra ‘nın yazmış olduğu sefer toranın yakılması (bir açıklamaya göre bulunan her sefer toranın toplumun göreceği şekilde yakılması), bet amikdaşın içine bir put yerleştirilmesi….
17 Tamuz (Şiva Asar Be Tamuz) her sene, doğanın içinde de bazı değişimlerin yaşandığı bir döneme denk gelir : ay tutulması, depremler ya da İsraeldeki sahilleri istila eden dev denizanaları gibi.
Bir yandan üç haftalık bir yas döneminin çoğunluğunu içinde barındıran Tamuz ayında bulunurken bir yandan da tarihteki iki bet amikdaşın da yıkıldığı sürecin hak ettiğimiz taktirde neşeli bir dönem olacağını biliyoruz.
Bu üç haftalık dönemde düğün yapılmaz, neşeli ziyafetler verilmez, Roş Hodeş Av itibariyle et yememek, şarap içmemek adettir (şabat haricinde). Tehlikeli olabilecek her türlü yolculuk, gezintiden kaçınanlar, Tişabeav ‘in düştüğü hafta denize girmemeye dikkat edenler vardır.
Bu kadar korkulan, önlemler alınan ve tarihsel olarak kötü olayların yaşandığı bir dönem nasıl olur da neşeli bir döneme dönüşecektir?
Yine deniz örneği ile Tamuz ayı ve ikilemini anlamaya çalışalım:
Bir çocuğun ayakkabısı denize düşer, kaybolur. Sahilde kumların üzerine şöyle yazar.. "Bu deniz hırsızdır." Biraz ötede bir balıkçı ağına yakalanmış çok miktarda balığı kıyıya çeker ve kumlara şöyle yazar.. "Bu deniz cömerttir." Bir genç denizde boğulur.. Acılı, ağıt yakan annesi kumlara şöyle yazar.. "Bu deniz katildir."
İhtiyar bir balıkçı koca bir inci barındıran istiridye çıkarır denizden ve kumlara şöyle yazar.. "Bu denizin gönlü çok zengindir." Bir dalga gelir, sahilde yazılı tüm yazıları siler. Deniz yeniden sükunete kavuşur.
Bu tarihlerde yaşanılan tüm olayların ortak noktası Yahudi halkını Aşem’den uzaklaştırmaya çalışmasıdır. On emir tabletleri kırılan, kurbanlarına izin verilmeyen, Tora kitapları yakılan bir halk, üzüntü içinde yok olma tehlikesi yaşarken, her seferinde ayağa kalkma gücünü bulmuştur. Tamuz ayı bu ikilemi düşünmemiz için bize verilen bir fırsattır.
Bet amikdaşın inşasına şahit olmayan her nesil, en az yıkımını gören nesil kadar sorumluluk sahibidir. Talmud Yeruşalayim ‘de yer alan bu prensipten yola çıkarak kendi neslimizde bu darlık döneminin refaha, acı dolu hatıraların sevince, binlerce yıllık sürgünlerin vuslata döndüğü günleri hep birlikte görebilmek dileğiyle..