top of page

İdeal ve anti-ideal


Bu şabat okuyacağımız Balak (בלק) peraşasının baş oyuncusu, yabancı milletten bir kahin olarak bilinen Bilam’dır.

Peraşanın büyük bir bölümünde İsrael oğulları tamamen pasifdir.

Geçen hafta peraşanın sonunda okuduğumuz savaşlar İsrael oğulları tarafından başlatılmamıştı. Bilhassa Emori krallığından İsrael oğulları sadece topraklarından geçiş izni istemişlerdi. Ancak Emori kralı, geçiş izni vereceğine saldırdığından İsrael oğulları savaşmak zorunda kalmışlardı.

Moav kralı Balak, İsrael oğullarının, vaad edilen topraklara doğru ilerlerken yapmak zorunda kaldığı savaşlardaki olağın üstü başarısından tedirgin olur. Askeri güçle İsrael oğullarının üstesinden gelemiyeceğine karar verir. Bunun yerine, yörenin en ünlü ruhani kişisi Bilam’ı beddua etmesi için davet eder.

Bilam Tanrı’ya sadık olduğundan, ilk başta Balak’ın davetini, Tanrı’nın emri üzerine red eder. Ancak Bilam bu işi yapmak için çok iştahlıdır. Onu davete gelen ikinci büyük heyetin hediyelerini de alarak Tanrı’dan gitme iznini koparmayı başarır. Küçük bir noktaya pek önem vermez. İsrael oğullarına kendi seçeceği sözleri değil, Tanrı’nın onun ağzına koyacağı kelimeleri söyliyecektir sadece.

Balak, Bilam’ın vazifeyi kebul etmesine çok sevinir ancak, o da Bilam’ın ona açıkladığı Tanrı’nın şartına pek dikkat etmez.

Balak ve Bilam İsrael kampını gören değişik yüksek yerlere çıkarlar. Her bir tepede Bilam’ın ağzından, İsrael oğullarınin methi hakkında söylenen belkide en güzel kelimeler dile gelir.

Bamidbar kitabının 23. ve 24. bölümlerinde bulunun bu şiirsel sözlerin tercümesi onların manasını tam olarak veremiyeceğinden, onların içinden, belkide en çok bilinen, sadece tek bir cümleyi huzurlarınıza getireceğim.

מַה-טֹּבוּ אֹהָלֶיךָ, יַעֲקֹב; מִשְׁכְּנֹתֶיךָ, יִשְׂרָאֵל

Yaakov! çadırların ne kadar iyidir, ikâmet yerlerin İsrael! (Bamidbar 24, 5)

(“İkâmet yerlerin” olarak tercüme ettiğim “מִשְׁכְּנֹתֶיךָ” kelimesi aynı zamanda “משכן העדות” kelimeleri ile adlandırılan ve Tanrı’nın emri ile kurulan kutsal çadırı da hatırlatır. Aynı şekilde “אֹהָלֶיךָ” kelimesi de “אוהל מועד” olarak da bilinen aynı kutsal çadırı hatırlatır.)

Bir sinagoga girereken bu cümleyi söylemek bir adettir.

Birçok dua kitabı (סידור) bu kelimerle başlar.

Saygıdeğer bir kişi sinagoga girerken bu kelimeleri içeren şarkılarla karşılanır.

Hatta, hatırladığım kadarı ile, Istanbul’da gelin sinagoga girerken koro onu bu kelimeleri içeren bir şarkı ile karşılardı. (Belki bu adet halen devam ediyordur.)

Bu kelimeri dudaklarından çıkaran kişi, Bilam, herhalde, bunun tam aksini söylemek isterdi!

Peraşmızın son birkaç pasuğunda, İsrael oğullarının çöl hayatına geri döneriz.

İsrael Şitim’de oturur. Millet, Moav kızları ile fuhuşa başlar. Kızlar milleti kendi tanrılarının adaklarına çağırırlar. Millet onlardan yer ve onların (kızların) tanrılarına secde ederler. İsrael “baal peor”a yaklaşır. Ad. Isarel’e hiddetlenir. (Bamidbar 25, 1-3)

(Baal peor o dönemde yaygın olan bir putperestlik törenidir.)

Ne büyük bir disonans!

Birkaç satır evvel, Bilam’ın dudaklarından, ancak aslında Tanrı tarafından İsrael hakkında söylenen methedici sözler ve şimdi, İsrael halkının Tanrı’yı en çok hidetlendiren davranışı; yabancı tanrılara tapmak. Ve neden? Bir iki anlık zevk uğruna Moav ve Midyan kızlarının ardından gitmek için.

Bu işin sonu iyi bitmez.

Aharon’un torunu Pinhas, çok tartışmalı bir davranışla, meşhur bir kabile reisini, beraberindeki Midyan prensesi ile, öldürür. Tanrı da bir salgın getirerek yirmidört bin kişiyi öldürür.

Tanrı, Bilam’ın ağzından söylediği methedici kelimeleri ile, İsrael oğullarından ne umduğunu belirtirken, peraşanın sonunda anlatılan olaylar, Tanrı’nın İsrael oğullarından neleri yapmaması gerektiğini umduğunu belirtir.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page