Esaretten özgürlüğe geçişin simgesi Pesah bayramını geride bırakmamızla birlikte, yakın tarihimize iz bırakmış acı dönemleri, bu dönemlerin kurbanı olmuş dindaşlarımızı, savaşlarda, terör olaylarında yitirdiklerimizi anarak ve hatıralarını canlı tutmaya çalışarak duygusal açıdan çok yoğun günler yaşıyoruz.
Yom HaShoah’da artık sayıları giderek azalan Holokost kurtulanlarının tanıklıklarını, belgeselleri, Auschwitz-Birkenau’da o gün düzenlenen March of the Living’i TV’den izlerken gözyaşı döktük, Naziler tarafından yaşama hakları ellerinden alınmış dindaşlarımızı kalbimizde yaşatmaya çalıştık, anılarına mum yaktık.
Bizler, bu insanlık trajedisinin nasıl olur da 20. yüzyılın medeni Avrupa’sında yaşanmış olduğuna hala akıl erdiremezken, aynı günlerde Avrupa ve ABD’de çokça Nazi gösteri yürüyüşlerinin gerçekleştiği bilmem dikkatinizi çekti mi?
Aynı gün Auschwitz-Birkenau’da düzenlenen törene konuşmacı olarak katılan Jewish Agency (Sohnut) Başkanı Isaac Herzog, Pittsburg ve San Diego’daki sinagoglara yönelik terör saldırılarına değindi ve “Yahudiler bir kez daha Avrupa sokaklarında, Amerika’da güvende değiller” ifadesini kullandı. Herzog, milyonlara mezar olmuş Auschwitz-Birkenau’da dünya liderlerini nefret suçlarına karşı mücadeleye çağırdı.
O gün sosyal medyada bir ilk yaşandı… Instagram hesabı olanlar cep telefonlarından Naziler tarafından öldürülmüş Eva Heyman adlı kızın öyküsünü izlediler. Bu film 24 saat içinde dünyada 150 milyon kişiye ulaştı. Amaç sosyal medya aracılığı ile Holokost dehşetini genç nesillere anlatmaktı.
Film, Nazilerin Macaristan’ı işgal etmesi ile 13 yaşındaki Eva Heyman’ın yaşamının nasıl değiştiğini, nasıl alt üst olduğunu konu ediniyor. 70 Instagram öyküsünden oluşan Eva.Stories’i, Mati Kochavi ile kızı Maya, Eva’nın geride bıraktığı günlükten yola çıkarak tasarladılar. Her ne kadar bu filme olumlu/olumsuz yönde tepkiler geldiyse de, bence Eva.Stories 13-30 yaş aralığındaki gençlere hitap edebilmenin dahiyane bir yoluydu, hedefine başarı ile ulaştı.
Bu yazının yayına gireceği ilk gün Yom HaZikaron… İsrael’in savaşlarında ölen ve terör saldırında yaşamlarını yitirenleri anıyor olacağız. Evlatlarını, yakınlarını kaybedenlerle özdeş olacağız. Acılar da, sevinçler de biz insanlar için değil mi? 24 saatlik matem gününün ardından, sevince, mutluluğa, gurura Yom Atzmaut’a (Bağımsızlık Bayramı) geçiş yapılacak. Yom Atzmaut’u her yıl olduğu gibi bu yıl da coşku ile kutlamayı umuyor, canı gönülden diliyoruz.
Son günlerde güney illerimiz Gazze’den yağan roketlerin hedefi oldu yeniden. Büyükler, küçükler, bebeler günlerini sığınaklarda endişe içinde geçirir oldular. Yaralanan, yaşamlarını yitirenlerin haberleri düştü ne yazık ki. İsrael’in gerçeklerinden biri de bu…
Yom Atzmaut kutlamalarının ardından, önümüzde Eurovision şarkı yarışması var. Çok büyük bir hazırlık yapıldı. Madonna da seslendireceği iki şarkı ile bu dev prodüksiyona daha da renk katacak. Birçok ülkeden gelen müzik sevdalılarına ev sahipliği yapacağız değil mi? Oteller, sahiller, plajlar, lokantalar, Tel Aviv’in cafeleri turist kaynayacak.
Yom Hashoah, Yom HaZikaron, Yom Atzmaut, anma günleri, matem günleri, bayramlar veya son ara yaşadığımız türden endişe içinde günler… Bunlar bu ülkede, insanlar arasında birliği, beraberliği, dayanışmayı, kenetlenmeyi sağlayan zamanlardır…
Birlik, beraberlik ve kenetlenmeden demişken, İsraelli 35 ünlü müzisyenin seslendirdiği, kökenine ve ülkeye bağlılık temasını taşıyan yepyeni şarkıyı duymuşsunuzdur her halde… “Shevet Ahim ve Ahayot” adlı şarkının nakaratı şöyle:
“Kan ze bayit, kan ze lev / Otah ani lo ozev / Avoteynu Shorashim / Ve anahnu haprahim, hamanginot / Shevet Ahim ve ahayot “
“Burası ev, burası kalp/ Seni terk etmem / Atalarımız köklerimizdir / Ve bizler çiçekleri, melodileri /Erkek ve kız kardeşlerin kabilesi”
İsrael’in bağımsızlığının 71. yılında Yom Atzmaut’u birlik, beraberlik ve coşku içinde kutlamanızı diliyorum…
Keyifler yerindeyse aşağıdaki linki tıklayın, dinleyin ve mırıldanın… “Kan ze bayit, kan ze lev”