Bu hafta Dr.Selim Salti`nin başarılarla dolu hayatının yanı sıra çok fazla kimsenin bilmediği mutfak tutkusunu sizlerle paylaşmak istedim.
Bugün bir çoğumuz vakitsizlik mazereti ile aslında hayatımızı zenginleştirecek ve bizi mutlu edecek, aynı zamanda yapmaktan hoşlandığımız hobilerimizi geri plana ittiğimizi düşünürsek, Selim Salti`nin gerek iş, gerek sosyal sorumluluk ve gerekte hobilerine ayıracak zamanı yaratmasının hepimize örnek olmasını dilerim.
Öncelikle Dr. Selim Salti kimdir diye sorduğunuzda bir kaç kelime ile onu anlatmak mümkün olmadığı gibi eksik bir şeyler anlatmakta bir o kadar mümkün olduğunu söyleyebilirim J
1935 yılında ailenin 3 üncü çocuğu olarak İstanbul`da doğup, büyüyen Salti ve abisi, okuyup, evlendikten sonra 1975 yılında İsviçre`ye göç etmişlerdir. Ablası ve kız kardeşi ise Amerika`ya yerleşmişler ve orada yaşamlarını kurmuşlardır.
Ekonomide BA ve gazetecilik alanında yüksek lisans eğitimi alan Saltı Şalom Gazetesinde muhabir ve editörlük yapmıştır.
Ortak olduğu aile şirketi, Türkiye`de sünger üretiminin öncülerinden biri olan Ürosan Kimya Sanayi`deki işlerinin yanı sıra; Yahudi cemaatinde faal görev almaktadır.
"Yıldırım Spor Kulübü" kurucularından biri ve ilk başkanlarındandır.
Eşi Naime Salti ve iki oğlu ile İsviçre`ye göç ettikten sonra yaşamaya başladığı Cenevre'de, Yahudi cemaatinin yürütme kurulunda görev almış ve bir sene başkanlık yapmıştır.
Oğullarının İsrael`e göç etmeleri sebebiyle kendisi de İsrael`e göç etmiştir. 1980 yılında İsrael`de merkez Ashdod olmak üzere Natanya, Rehovot, Rishon Letziyon ve bir çok yerde Metro Market zincirini kurmuştur. Bu esnada göçmen olarak yaptığı başarılı işlere istinaden teşvik desteği almış, aldığı bu teşvikler vesilesi ile Türkiye`den göç eden yeni ailelere iş imkanı ve staj desteği vermiştir.
Kendini hayırseverliğe adayan Salti, Türkiyeli bir Yahudi'nin kurduğu tek vakıf olan Salti Vakfını kurarak 1983 yılında Ladino konuşan Türkiye`den göç etmiş üniversite öğrencilerine ilk burs veren kişi olmuştur. Vakıf, bugüne kadar yüzlerce gencimize burs dağıtmıştır.
2003 yılında BIU’nun dünya standartlarında Naime ve Yehoshua Salti Merkezini, Ladino ve Sefarad kültürünün korunması çalışmaları için kurmuştur.
Salti Vakfı, Vakfın bir üyesi olan Doktor sıfatını alması için Vakıf olarak destekledikleri Dr.Shmuel Refael kurucu başkanlığında uzun ve zorlu bir süreç alan çalışmalardan sonra 2002-2003 yılında kurulmuştur.
Salti`ye İsrael Bar İlan Üniversitesi tarafından; Ladino dilinin, kültürünün ve folklorunun korunması ve mirasının canlı tutulması için gösterdiği çabalardan ötürü fahri doktora unvanı verilmiştir.
Üniversite Yönetim Kurulu aldığı bir kararla Ladino çalışmaları için Naime ve Yehoshua Salti Merkezini enstitüye dönüştürerek Merkeze Saltı Enstitüsü "Salti Institute For Ladino Studies" adını vermiştir.
Bugüne kadar birçok sosyal kurumun kuruculuğunu ve başkanlığını yapan Dr. Selim Salti şuan İsrael Moatsa (Danışmanlar Heyeti) Kurulunun Onursal Başkanıdır.
Anlatmak istediğim işte tam da bu noktada önem kazanıyor. Bu işlerde başarıyı yakalamak için bir çok kişi ile koordineli ve mesaisi yoğun olan bir programın içinde çalışıp, hayatından özveride bulunmak gerekir. Ancak Salti zevklerinden ve hobilerinden hiç ödün vermemiştir.
Gelin bir de mutfaktaki Salti'yi tanıyalım.
Salti yemek merakını annesi ve babasından aldığını söylüyor. Bu arada tatlı ile arası iyi olmayıp, az ve öz yemeği tercih edenlerdenmiş.
Bu kadar yoğun temposu içinde babasının özellikle ilgi alanı olan balık ve annesinin mutfağından borekitastan tutun yumurta pişirmeye kadar her türlü püf noktayı öğrenmiş ve bugüne kadar keyifle uygulamış hatta misafirlerine ikram etmekten büyük keyif almış.
Bu ikramlardan birinde bulunduğumu ve başlangıç olarak hazırladığı kavun ve rakı karışımı aperatifi ve somon balığının gayet başarılı olduğunu ifade edebilirim.
Balık tariflerini hiç çekinmeden paylaşmasının yanı sıra aperatif hazırladığı içeceklerin formüllerini sır gibi sakladığını üzülerek belirtebilirim.
Bu arada şarap merakı 1975 yılında Cenevre`ye yerleşmeden hayatının en güzel yıllarını geçirdiği İsviçre`nin İtalya sınırına yakın Askona`da başlamış. İsviçre şaraplarından ziyade daha çok Fransız şarapları üzerine bilgisi ve ilgisi varmış.
Şaraptan anlayan Salti`nin özel şarap dolaplarından bahsetmeden geçemeyeceğim. 1992 yılından itibaren sakladığı 300`un üzerinde özel yapım şaraplara herkesin ulaşması maalesef mümkün değil. Dolayısı ile şarap dolabından aldığı 1882 yılı Bat Shlomo beyaz şarabına dokunmak ve önünde resim çektirmekle yetinmek zorunda kaldım.Şaka bir yana evinde bir davet esnasında hiç çekinmeden paylaştığını bizzat biliyorum.
Balık üzerine;
1- Sossuz natürel yenecek.
2- Izgara yaparken; 4 saat öncesinden zeytinyağı, sarımsak, bol kereviz yaprağı, Fransız acısız kırmızı biberi ile marine edeceksiniz.
3- Somon dilim, Levrek porsiyon; İstimli fırında 12-14 dk 98° de pişirilecek.
4- Dil Balığı; tereyağ, sarımsak, taze soğan, tuz, bol limon,1 tutam öğütülmüş Güney Afrika biberi Wokta pişirilir.Servisten önce maydanoz ve 1 damla zeytinyağı gezdirilerek servis edilir.
5- Domates soslu Lüfer; Domates suyu (ilave şu yok) kabuksuz domates dilimi, bol soğan, sarımsak, tuz, biber, azıcık limon ve bir tutam şeker, yarım saat pişiriliyor.
6- Fırında balık; Kefal, İsrael`de Buri diye geçiyor. Kuyruğu kesilecek kafası kalacak. Fırın poşetine limon, zeytinyağı, sarımsak, tuz, bol limon, kereviz sapı, azıcık tereyağı ve balığı koyup, fırında pişiriyorsunuz. (Bu tarifi bu hafta sizin için yaptım. Gayet lezzetli oldu, şimdiden afiyet olsun)
Hah Pesah Sameah...