![](https://static.wixstatic.com/media/18359f_e5d7b14892994cf59009ec0178d38839~mv2.jpg/v1/fill/w_703,h_800,al_c,q_85,enc_auto/18359f_e5d7b14892994cf59009ec0178d38839~mv2.jpg)
Yıl 1980 Eylül ayı, 38 yıl olmuş. Otuzlu yaşlarımın başındayım, Ramat Gan’da eşim, ben ve iki çocuğum arabada gidiyoruz. Işıklarda duruyorum, yandaki otomobilde benim gibi bıyıklı biri ve iki çocuk. Her halde Türkiye’den olmalı diye düşünüyorum. Sonra ole hadaş çocuklar için okul öncesi açılan ulpanda karşılaşıyoruz, birçok aile daha var aynı aliya’da gelmiş.
Çocuklarımız kısa bir dil kursundan sonra hemen okulda sınıflarına katılıyorlar, kimi de yuvaya. Yaşları 4-9 arası, o yaşlarda lisan çok çabuk öğreniliyor…
Eski fotoğraf albümlerime bakıyorum, rengi nerede ise uçmuş, üstünde not olarak “1980, Kita alef” yazan fotoğraflara. (Evet, o yıllarda henüz dijital resimler yoktu ve fotoğraf makinelerinden heyecanla çıkarılan 24 veya 36’lık filimler ‘developmana’ götürülür ve yanmadılarsa eğer özenle albümlere dizilirlerdi)
![](https://static.wixstatic.com/media/18359f_d06639341d6d4159b9ea7f7b5a1e6605~mv2_d_4032_3024_s_4_2.jpg/v1/fill/w_980,h_735,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/18359f_d06639341d6d4159b9ea7f7b5a1e6605~mv2_d_4032_3024_s_4_2.jpg)
Kimler yoktu sınıfımızda, Rusya’dan Sacha - yaşlıydı, bir türlü yeni ülkeye ısınamamış, sürekli “İsrael lo tov, İsrael lo tov” derdi. Sanırım beş ayda tek öğrendiği sözcükler de bunlardı- Türkiye yolu ile Suriye’den kaçmayı başaran Rivka ile Sara, İran sınırını geçip gelen Ezra ve eşi -varlıklıydılar, belki de Beverly Hills’e göç etmişlerdir- Romanya’dan şu anda ismini hatırlayamadığım sonrasında TV’de de gördüğüm bir kukla sanatçısı ve en ilginci kayınpeder ve kayınvalidem… Tam bir kibutz galuyot…
Tabi rahmetli ağabeyim -sınıfa geç kaldığında hep bir ağızdan “Rafael ba la kita” diye tempo tutulurdu- Sonuçta herkes birbiriyle anlaşır, ders aralarında olsun, sık sık çıkarıldığımız gezilerde olsun ateşli sohbetler yapılırdı.
Öğretmenim Sima’yı ise ne de çok sevmiştik, sınıfta kesinlikle İbranice dışında bir lisanda konuşmazdı, ulpanların temel ilkesi de bu değil mi? Hatırlarım, daha ilk gün bizler tek bir kelime bilmeden, Rosh HaShana bayramının anlamını -şahsen ben Yahudi kültüründen oldukça bihaberdim- öylesine ayrıntılı anlatmıştı ki, dün gibi bugün de hayretler içindeyim…
Bizim ulpan Bat Yam’daydı, sonrasında Beit-Bilman’da ve Ulpan Meir’de devam ettim. Her ulpanın süresi beş aydı. Haftanın beş günü sabah 8.00’den 12.30’a kadar…
Günümüzde İsrael’de 70 ulpan mevcut. Eğitim Bakanlığının verilerine göre aliya yapanların sayısı ile de orantılı olarak ulpanlarda eğitim görenlerin sayısı 18 bine yükseldi. Bu rakam on yıl önce 2008’de sadece 6 bin idi.
İsrael dışında, Fransa, Belçika, İngiltere, Arjantin gibi ülkelerde de ulpan sınıflarının açıldığını ve 2015 yılından bu yana 370 sınıfta her yıl 5 bin kişinin lisan öğrendiğini de belirtelim.
İsrael’de ulpan sınıfını başarılı bir şekilde tamamlayan ole hadaş ücretsiz olarak mesleki kurslara kabul edilmektedir.
İstatistiki bilgileri sürdürelim; bugüne kadar devletin kuruluşundan bu yana, ulpanlarda lisan öğrenenlerin sayısı 6 milyon. Keza yapılan bir ankette ulpanda eğitim görenlerin yüzde 89’u geleceklerini İsrael’de gördüklerini ve geldikleri ülkelerinde halen yaşayan ve aliya yapmayı öngören yakınlarına da ulpanlarda gördükleri eğitimi önereceklerini bildirdiler.
Darısı yeni olelerin başına!...