
Sizler de kendinizde bir yorgunluk hissediyor musunuz? Elul ayına girdiğimiz gün “selihot “ dualarıyla hatalarımızla yüzleştik. Affetmek ve affedilmek üzerine derin bir çalışmaya başladık. Sonra Roş Aşana gününde hakkımızda verilecek olan kararlar için kaygılandık. İyi ve tatlı bir sene dilekleriyle birbirimize yaklaştık. Yeni bir seneye dair verilen bu karar için Kipur günü mühür basıldı ve bu önemli günün son duası “Neila “‘da karar altına basılan mühürle birlikte zarflandı ama hala bir şans tanındı. Her ne kadar karar ve mühür aşamasında kaygılı da olsak sukot bayramı boyunca “zman simhatenu” neşe içinde olmamız beklendi. Sukot bayramının son gününde “Oşana Raba” gece yarısı heyecandan uyumadık, bütün gece tora öğrendik, Tehilim okuduk zarfın dışına konan mühürle birlikte artık yeni senenin yargısına dair bütün aşamaları tamamlamış olduk. Simha tora gününde sımsıkı sarıldığımız Tora’mizla dans ettik ve hiç yerine koymak istemedik.
40 günü aşkın bir zamandır Kralımız, Babamız diye seslendigimiz Tanrı'ya farklı biçimlerde yaklaştık. Şofar sesleri bizlerin ruhunu uyandırdı. Bütün sene olmadığı kadar sinagoglarda zaman geçirdik. Kipur gününde beyazlar giyinerek 25 saatten fazla bir zamanı iç dünyamıza ayırdık, yemeden içmeden maddiyattan uzaklaşıp maneviyatımızı besledik. Sukot bayramında evimizin rahatını terk edip, yıldızların altında Tanrı’nın korumasını yanımızda hissettik. Sonra bu sabaha uyandık. Bayramları geride bıraktığımız bu ilk gün üzerimizde bir yorgunluk hissettik. İki üç gün arayla yediğimiz şabat ve bayram yemeklerinden sonra banka hesaplarindaki eksilerimiz ve tartıya çıktığımızda artılarımızla yüzleştik. Şaka bir yana bu uzun maratonun sonuna geldiğinde insan bir an durakliyor kendini amaçsız hissediyor. Yahudi takviminin bir sonraki bayramı olan Hanuka - ışık ve mucize bayramına kadar kendini yavaş yavaş terkedilmiş ve karanlıkta hissetmeye başlıyor.
Değişim kararları aldığımız yeni senenin bu ilk ayını geride bıraktık. Şimdi kararları uygulama zamanı. Teşuva yapma özümüze dönmemizi konusunda ne kadar ciddiydik, dilimizi tutmak için bir sonraki dedikoduyu, ayda bir şabatı daha özel yaşamak için günlerin kısalmasını, araba kullanırken sinirlenmemek için bir sonraki kırmızı ışığı mı bekleyeceğiz ? Şimdi harekete geçme zamanı, şimdi her ne kadar aldığımız her karar için, bir engel çıktığını düşünsek de inatla deneme zamanı, şimdi sonucun ne olduğuna bakmadan değişimi ne kadar istediğimizi gösterme zamanı…
Uçurtmalar gücü ile değil, güce karşı koydukları için yükselirler. İçimizden bir ses yorgunsun diyecek, yeteri kadar güçlü olmadığımıza inandıracak. Peki ya şimdi deyip çabaların sonucunu görmek isteyecek. Günlerin kısalacağı, karanlığın artacağı sonbahar mevsimine yol alırken, kendimizi güçsüz de hissetsek, bayramlardaki ışığı düşünelim. Beklemek - ( leamtin) bize Tanrı’nın verdiği en güzel hediyedir- (matana) . İbranicede bu iki sözcüğün aynı kökenden gelmesi tesadüf değildir. Sabırla bekledikten, karanlıkta bile olsak ışığı hayal ederken verdiğimiz mücadeleden sonra gelen hediye gerçekten çok özeldir. “Tizku leşanim rabot “ her sene bayramları sevdiklerimizle beraber neşe, sağlık ve mutluluk içinde kutlamak ve hayalini kurduğumuz hediyelerimize yeni senede kavuşmak dileğiyle…