top of page

İsrail’de Ladino Akademisinin kurulması kararlaştırıldı


Madrid’de bir hafta boyunca, İspanyol Kraliyet Akademisinin yönetiminde, Sefarad Yahudilerinin halen konuştuğu Ladino dilinin (İspanyol Yahudicesi) mercek altına alınarak müşterek kararların alınması için gerçekleşen konvansyona İsrail’den bu dil ile ilgilenen ve akademik çalışmalar yapan 8 bilim adamının da katıldığı üç günlük bir çalıştay gerçekleştirildi.

Bu çalıştay sonucunda dünya tarihinde ilk kez İsrail’de milli bir Ladino Akademisinin kurulması kararlaştırıldı. Bu sayede dilin korunması, yeni nesillere aktarılabilmesi, lügat, ilmi ve teknik terminoliji alanlarında çalışmalar yapılarak dilin zenginleştirilmesi kabul edildi.

Halen dünyada İspanyolcayı ana dil olarak kabul eden ve fiilen konuşan 500 milyon birey mevcut. 23 ayrı ülkede yaşıyan bu topluluk, dilin muhtelif variantları ile kendilerini ifade etmekteler. Bu yüzden 1713’te kurulan İspanya Kraliyet Akademisi, milli akademilerin kurulmasına ön ayak oldu. Günümüzde 23 Akademi birleşerek zaman içinde İspanyolca Akademiler Birliğini tesis etmişlerdir. ASALE adlı bu kuruluşta milli dili İspanyolca olmayan tek üye ülke Amerika Birleşik Devletleridir. ABD’nin üye olmasının sebebi, ülkede 50 milyon İspanyol menşeili insanın yaşamasıdır.

Sefarad Yahudileri 1492’den 19. yüzyıla kadar doğu Akdeniz’deki, özellikle kıyı şehirlerinde yaşamışlar ve Ladinoyu ana dil olarak kullanmışlardır. Bu arada Osmanlı İmparatorluğuna sığınan yaklaşık 300 bin Sefarad Yahudi’si de Balkanlarda, Batı Anadolu’da yaşamlarını sürdürmüşlerdir. İstanbul, Selanik, İzmir, Vitola, İskenderiye, Kudüs, Sfad, İspanyol Fası’nın bazı şehirlerine de yerleşen Yahudiler buradaki yerli dillerin tesiri altında Ladino’ya İspanyolca olmayan birçok kelime ve sözcükler eklemişlerdir. Bu şekilde farklı bir dil haline gelen İspanyol Yahudicesi İbrani harfler ile yazılıyordu.

20. yüzyılın başlarında savaşlar sonucunda yeni devletler kuruldu. Bağımsızlıklarını kazanan bu devletlerde hâkim olan milli görüşler ve batılılaşmanın da neticesi olarak Ladino lisanının Latin harfleri ile yazılmasına başlandı. Bunun sonucunda birçok yazı tarzları ve alfabelerin kullanılmasına başlandı. Günümüzde de bu karmaşa devam etmektedir. Bu duruma gelecekte çözüm bulunamaması durumunda Ladino’nun elektronik ortamda kullanılabilmesi sorunlara yol açacaktır. Moshe Shaul’un yarattığı yazı tarzı her ne kadar çoğunluk tarafından benimsemiş olsa dahi İspaniklerin bu alfabeyi okuyabileceklerini ve zamanla kabullenebileceklerini düşünmek saf dillik olur.

Aslında Sefarad dilinin yaşatılması, torunlarımıza öğretilebilmesi, kültürünün aktarılabilmesi ve akademik sahada araştırma konusu yapılması için verilen mücadele yeni değildir. Bir yüzyıla yakın bir süredir bu yönde çalışmalar yapılmakta, özellikle İsrail’de AUTORIDAD NASIONALA DEL LADINO I SU KULTURA (ANL) kurumunun devlet tarafından kurulması ile bu çalışmalar hız kazanmıştır. Buna paralel olarak 15 yıldan beri faaliyette olan SALTİ ENSTİTÜSÜNÜN bilim ve ilim insanlarının ve okutmanların yetiştirilmesinde faydası olmuştur.

Ladino şarkılarının ve Sefarad mutfağının korunması, Bustan Sefaradi gibi tiyatro müzikalleri İsrail halkının büyük ilgisini çekmektedir. Gün geçmiyor ki ülkenin herhangi bir şehrinde Ladino öğrenmek isteyen yeni bir grup çıkmasın. Bütün bunlardan cesaret alarak devletimiz halen mevcut olan İbrani ve Arap Akademilerinin yanısıra Ladino Akademisinin de resmi olarak faaliyete geçmesini kabul etmesi durumunda atalarımızın kültürünü yüzyılımızın sonuna taşıyabileceğimize şahsen inanmaktayım. Unutmayalım ki akademinin verimli çalışabilmesi gelecekte yeni akademisyenlerin katılması ile mümkün olacaktır. Kraliyet Akademisi örnek alındığında üye miktarının belki de 40 kişiye çıkarılmasına ihtiyaç olacaktır.

İsrail’in güçlü bir devlet haline gelmesi bugün İspanya ve Güney Amerika Devletleri tarafından büyük bir ilgi ile izlenmektedir. Bu devletler İsrail ile her türlü işbirliği içinde olmayı arzu etmektedirler. Dil bağının olması bu işbirliğini daha da kolaylaştıracaktır. İşte bu nedenle de Ladino’nun bu birliğe, yani ASALE’ ye dahil edilmesi Sefaradlar için bulunmaz bir fırsattır. Madrid’e resmen davet edilmem kültürümüze verdiğim önemin bir nişanesidir. Ümidim şu ki akademi faaliyete geçtiği takdirde lisanımızı liselerimizde yardımcı dil olarak da genç kuşaklara sunabileceğiz.

Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page